ÖĞRETMENLERİN BEKLENTİLERİNİ KARŞILAMAYAN “ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU”
KANUN ÇIKARILIRKEN DİNLENMEYEN ÖĞRETMEN, YÖNETMELİK ÇIKARKEN DİNLENİYOR MUŞ GİBİ YAPILIYOR…
Öğretmenlik Meslek Kanunu TBMM’de görüşülürken sendikaları ve öğretmenleri dinlemeyen, yok sayan, kulağının üstüne yatan MEB, bu kanuna bağlı yönetmeliği çıkarmadan önce taslağı 15 Mart 2022’ye kadar öğretmenlerin görüş ve düşüncelerine açmış görünüyor.
Sayın Bakan, Öğretmenlik Meslek Kanunu 13.08.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Yönetmeliği’nden sadece birkaç farkı olan bir kanundur.
Ben yaptım oldu, sizde katkı sunun demokratik olsun denilmek isteniyor…
Öğretmenlere, öğretmenlerin sendikalarına rağmen çıkartılan bu kanun öğretmenleri hiç de heyecanlandırmıyor.
MEB’in bu kanunla ilgili twitter’da @tcmeb adresinde paylaştığı #60YıllıkÖzlemSonaErdi etiketine (tag) baktığımızda ise öğretmenler memnun olmadıklarını açıkça yazmışlar.
“Eğitim Fakültelerinin kontenjanlarının MEB tarafından belirlenmesi, belirlenen kontenjanlardan mezun olanların MEB tarafından istihdam zorunluluğu kanun kapsamında yer almalıdır.”
“Anadolu Öğretmen Liselerinin tekrar açılması için düzenleme yapılmalıdır.”
Öğretmen yetiştirmenin nasıl olacağı bu kanunda yoktur.
Sözleşmeli öğretmenlik kaldırılıp tüm öğretmenler kadrolu olmalıydı. Bu kanunda Sözleşmeli öğretmenlik hala devam etmektedir.
100 binin üzerinde boş kadro olduğu halde, ataması yapılabilecek 500 binden fazla öğretmen atama beklediği, atanamadığı için öğretmenler intihar ettiği halde ataması yapılmayan öğretmenlere çözüm üreten bir meslek kanunu olmamıştır.
Anayasa ve DMK’nın iş güvencesi ile hükümleri kanun metninde mutlaka yer almalıdır.
Kanunda iş güvencesinden hiç bahsedilmemiştir.
Türk Eğitim-Sen olarak Öğretmenlere “Elverişsiz koşulların hâkim olduğu bölgelerde görev yapan öğretmenlere brüt bir asgari ücret ile brüt iki asgari ücret arasında Zorunlu Hizmet Tazminatı ödenmelidir.” talebimiz vardı. Bu kanunda zor şartlarda çalışan öğretmenlerden hiç bahsetmemiştir.
İl ve İlçe milli eğitim müdürleri, Milli Eğitim Müdür Yardımcıları ve Şube Müdürlerinin seçilmesi, yer değiştirmesi ve atanma usulleri ve illerdeki görev süreleri kanunla düzenlenmeliydi. Kanunda böyle bir düzenleme yok.
Zor şartlarda ve bölgelerde görev yapan öğretmenlere emekliliğe yansıyacak şekilde yılda 70 ile 90 arasında yıpranma payı ve tazminatı verilmeliydi. Bu kanunda böyle bir madde yok.
Öğretmenlerin yıprandığından kanunda hiç bahsedilmemiştir.
“Nöbet ücretleri meslek kanununda düzenlenip; tutulan her bir nöbetin ücreti en az 6 saat olmak üzere verilmelidir. Nöbet isteğe bağlı olarak verilmeli ve kaç nöbet tutulursa tutulsun ücreti alınmalıdır.”
Nöbetle ilgili bu kanunda hiçbir düzenleme yok.
“Eğitim çalışanlarının şiddete maruz kalmaları durumuna göre önleyici tedbirler ve caydırıcı müeyyideleri içeren düzenlemeler mutlaka Meslek Kanunu ile belirlenmelidir.”
Kanunda öğretmene şiddetten hiç bahsedilmemiştir.
“Öğretmenlerin aile birliğinin sağlanamaması büyük bir sorundur. Yetersiz kontenjanlardan dolayı binlerce çocuk ana babasıyla birlikte yaşama, kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkından mahrum bırakılmaktadır. Üstelik Anayasa’nın 41’inci maddesi “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar” der. Bu noktada Milli Eğitim Bakanlığı, hem Anayasa gereği hem de insani bir gereklilik olarak aile birliğini sağlamalı ve meslek kanunuyla güvence altına alınmalıdır.
Öğretmenlerin aile birliğiyle ilgili bu kanunda hiçbir düzenleme yoktur.
Yüzbinlerde öğretmenin atama beklediği Ülkemizde öğretmenlerin emeklilik yaşı bayanlar için 50, erkekler için ise 55 olarak düzenlenmelidir. Atama bekleyen ve görevdeki öğretmenler için bu kanunda hiçbir düzenleme yapılmamıştır.
Öğretmenlere verilen ödüllerle ilgili bu kanunda hiçbir düzenleme yapılmamıştır.
“Bakanlığa bağlı tüm kurumlarda, öğretmenlerin atama ve nakil düzenlemeleri ile ehliyet ve liyakati esas alan yönetici atama sistemi mutlaka Meslek Kanunu’nda yer almalıdır. Böylelikle sürekli değiştirilen yönetmeliklerle sistemin içinden çıkılamaz duruma getirilmesi engellenmiş olacak, yazılı sınav başarısına göre adalet zemininde yürütülen atama süreçleriyle kişisel inisiyatifler sonlandırılmış olacaktır.
Öğretmen atama ve yönetici atama ve göreve yükselmelerde hala ehliyet ve liyakat değil, mülakatla yapılmaktadır. Öğretmenlik Meslek Kanunu bu haliyle öğretmenler arasında ayrımcılığa, ehliyetsizliğe, liyakatsizliğe çözüm üretmemiştir.
Türk Eğitim-Sen olarak Öğretmenlik Meslek Kanununda neler olması gerektiğini yıllardır dile getirdik. Defalarca dilekçe kampanyası düzenlediğimiz, afiş çalışması yaptığımız, TBMM’de kanun alt komisyonunda kanun görüşülürken birçok talebimizi komisyona Genel Merkez Yöneticilerimiz sundu.
Tüm bunlara rağmen bu kanunun adı “Öğretmenlik Meslek Kanunu”dur ancak öğretmenlere yeteri kadar hitap etmeyen kısır bir kanun olmuştur.
Türk Eğitim-Sen olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili mücadelemiz devam edecektir mutlaka.
Kanun mutlaka Öğretmenlere yaraşır ve kapsamlı bir hale gelmelidir…
Bekir AVAN
Türk Eğitim-Sen
Gaziantep Şube Başkanı
1 views