tesgaziantep logo
Türk Eğitim-Sen Gaziantep Şubesi Resmi Sitesi

Türk Eğitim-Sen 30 Yıldır Olduğu Gibi Gereğini Gerektiği Şekilde Yapıyor.

Türk Eğitim-Sen 30 Yıldır Olduğu Gibi Gereğini Gerektiği Şekilde Yapıyor.
tesakademi

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili önemli açıklamalar yaptı. Son günlerde kariyer sınavı süreciyle sahada oluşan tepkisel durumun, bir süredir bazı sözde sendikal örgütlenmeler ve fetövari unsurlarca Türk Eğitim-Sen’e yönelik bir itibarsızlaştırma operasyonuna dönüştürülmeye çalışıldığına dikkat çeken Geylan, geride kalan dört yıllık sürede kulağının üzerine yatanların, ÖMK konusunda ‘Geri çekilsin, istemezük’ sloganından başka hiçbir duruş ve gayret ortaya koymayanların şimdi piyasada arzı endam ederek sendikal bir husumet ve hesaplaşma edası ve provokasyonuyla gün yüzüne çıktığını belirtti.

Türk Eğitim Sen’in otuz yıllık geçmişinin tertemiz, kazanımlarla ve hak mücadelesiyle dolu olduğunu söyleyen Geylan, ÖMK konusunda da sendikamız üzerine düşen sorumluluğun gereğini dört yıllık süreçte eksiksiz yaptığını ve yapmaya devam ettiğini bildirdi. Geylan, “Türk Eğitim-Sen’in hiçbir üyemizin başını öne eğdirecek zerre-i miktar lekesi yoktur. Bu şerefli mücadelenin vücuda getirdiği bu muazzam sendikal kariyer ve itibarın; sabıkası kirli, sicili bozuk, hedefi ve niyeti malum olan sendikal/siyasal kurguların iftira ve dedikodularıyla sarsılacağını mı sanıyorsunuz? Türk Eğitim-Sen olarak bir kez daha ifade ediyoruz: Ekşi yemedik karnımız ağrımıyor.” diye konuştu.

Genel Başkan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Malum olduğu üzere son aylarda Öğretmenlik Meslek Kanunu gereğince öğretmenlerimizin kariyer planlamasını düzenleyen süreç yürümekte ve eğitim kamuoyunun gündemini işgal etmektedir.

Maalesef tüm iyi niyetli ikaz ve öneriler dikkate alınmamış uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanlarının verilmesi sınav şartına bağlanmıştır. Türk Eğitim Sen olarak kariyer basamakları uygulamasının ilk başladığı 2005 yılından beridir söylüyoruz:

Sınav yalnız bilgiyi ölçer. Oysa ki, öğretmenlik sadece “bilme” mesleği değil, “öğretme” mesleğidir.

Kariyer planlamasında esas alınması gereken tek ölçüt mesleki tecrübe, kıdem, hizmet yılı olmalıdır. Buna göre 10 yıllık öğretmenler uzman 20 yıllık öğretmenler de başka herhangi bir şarta bağlı kalmaksızın başöğretmen olarak değerlendirilmelidir.

Fakat yasanın hazırlık ve parlamento sürecindeki tüm talep ve tepkilere rağmen, düzenleme mevcut haliyle yürürlüğe girmiştir. Doğal olarak da öğretmenlerimizin büyük bir tepkisine neden olmuştur.

Öte yandan ilginç bir durumdur ki, kariyer sınavı süreciyle sahada oluşan tepkisel durum, bir süredir bazı sözde sendikal örgütlenmeler ve fetövari unsurlarca sendikamıza yönelik bir itibarsızlaştırma operasyonuna dönüştürülmeye çalışılmaktadır.

Sahada öylesine bir hava oluşturulmaya çalışılmaktadır ki; sendikamız, sanki Öğretmenlik Meslek Kanunu sürecinde gerekeni yapmamış ya da kariyer sınavıyla ilgili iddia ve talebinden vazgeçmişçesine bir algıya mahkum edilmeye çalışılmaktadır.

Oysa ki, Türk Eğitim-Sen, ÖMK’nın çıkarılacağının kamuoyuna ifşa edildiği 23 Ekim 2018’den teklifin TBMM’ye sunulduğu 31 Aralık 2021 tarihine kadar, meslek kanunu ile ilgili bir sendikanın yapması gereken ne varsa ortaya koymuştur.

Sendikamız, gerek Bakanlık merkez teşkilatının gerekse de taşra teşkilatının düzenlediği çalıştaylara iştirak ederek ve ayrıca kendi düzenlediği çalıştay ve toplantılarla talep ve görüşlerini kamuoyu ve muhataplarıyla paylaşmış, afiş ve broşürler hazırlayarak meslektaşlarımızı bilgilendirmiş, sosyal medya kampanyaları düzenlemiş, sayısını hatırlayamayacağımız basın açıklamaları ve TV programları ile ses vermiş, 23 Kasım 2021’de Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın “Meslek Kanunu’nu çok yakın zamanda çıkarıyoruz” ifadesi üzerine de 8 Aralık 2021 tarihinde 81 ilde alanlarda kitlesel basın açıklamalarıyla taleplerimizi bir kez daha gündeme taşımıştır.

TBMM safhasında da iki genel başkan yarımcımız vasıtasıyla komisyonlarda öğretmenlerin haklı talepleri en üst düzeyde ve en net şekilde ifade edilmiştir.

Ve son tahlilde kanun çıktıktan sonra da kanunun uygulamasına dair hazırlanmış olan mevzuat düzenlemesinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemiyle yargıya taşınmıştır.

Velhasıl, ÖMK sürecinde Türk Eğitim Sen üzerine düşen sorumluluğu eksiksiz yerine getirmiştir ve getirmeye devam etmektedir.

Fakat geride kalan dört yıllık sürede kulağının üzerine yatanlar, ÖMK konusunda “Geri çekilsin, istemezük” sloganından başka hiçbir duruş ve gayret ortaya koymayanlar şimdi piyasada arzı endam ederek sendikal bir husumet ve hesaplaşma edası ve provokasyonuyla gün yüzüne çıkmışlardır.

İçeriği ve sunumu bakımından amatörce hazırlanmış ve bu hüviyetiyle de adeta meslektaşlarımıza hakaret niteliği taşıyan 180 ve 240 saatlik videoların yayınlanmaya başlanmasıyla birlikte öğretmenlerimizde oluşan büyük tepki ve öfke ortamı, bir takım sendikal örgütlenme ve siyasetçilerin dikkatini ancak çekmiş, verimli bir zemin olarak fark edilmiş, bunun üzerine de yeni ve farklı bir süreç başlatılmıştır. Görülmüştür ki, kimilerince güya kariyer sınavı özelinde yürütülen faaliyetler, aslında başka hedefleri taşımaktadır. İş işten geçmiş, süreç başlamış, eğitimler tamamlanmış, sınava ramak kalmış; fakat kanunun hazırlık aşamasında kılını kıpırdatmayanlar ve o dönemde kamuoyu oluşturulması anlamında Türk Eğitim Sen’in ortaya koyduğu gayret ve dirayetin onda birini sergilememiş olanlar, güya, şimdi çıkmışlar öğretmenin derdiyle dertleniyorlar!

Atı alanın Üsküdar’ı çoktan geçtiği bir zamanda yapılan sözde etkinliklerin tek bir anlamı vardır; tribünlere oynamak ve süreci manipüle etmek.

Çok açık görülüyor ki, gelinen noktada, öğretmenlerimizin en haklı talep ve tepkilerinin sonucu oluşan bu yeni süreç, derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olan birileri tarafından, mesleki bir mesele olmaktan çıkarılarak başka hedef ve hesaplara matuf bir kulvara evrilmek istenmektedir.

Öğretmenlerimizin sonuna kadar haklı tepki ve taleplerinin, bir yerlerin suflesiyle kurgulanan ittifakların sendikal taassup ve siyasal hesaplarına meze yapılmasına asla müsaade edilemez!

Öte yandan üzülerek şahit oluyoruz ki, ÖMK konusunda da olduğu gibi, seçim sathına girdiğimiz bu dönemde toplumsal her gelişme manipüle edilerek siyasi restleşmenin aracı haline getirilmek istenmektedir.

Siyasilere çağrıda bulunuyoruz: Öğretmenlerin haklı talep ya da tepkilerini siyasi husumetlerinizin mezesi haline getirmeyin!

Böylesi gayretler, mesleki problemlerimizin çözümüne ve beklentilerimizin karşılanmasına vurulacak en büyük darbelerdir.

“Türkiye sevdamız, ekmek için kavgamız” düsturuyla otuz yıldır mücadelesini yürüten Türk Eğitim-Sen böylesi niyetlere asla eyvallah etmeyecek, yol vermeyecektir. Kınayanların kınamasından korkmadan, iftira ve dedikodulara itibar etmeden, inandıkları ve ilkeleri doğrultusunda ahlaklı ve kararlı sendikal mücadelesinden asla taviz vermeyecektir.

Türk Eğitim Sen’in bu duruşu, eğitim çalışanları tarafından takdir görmekte, tasvip edilmektedir. Herkes görüyor ki, Türk Eğitim Sen’in yeniden yetkili olacağı yeni bir dönem başlamıştır. Zaten iftira ve dedikodularla sendikamıza saldıran mahfilleri rahatsız eden gerçek de budur. ÖMK konusunda, herkes duyarsızlığın çukurunda yuvarlanırken, Türk Eğitim-Sen’in dört yıldır inanç ve azimle sürdürdüğü mücadele ve emeği kıymetsizleştirerek dayanağı olmayan iftiralarla sendikamıza yönelik yürütülen itibarsızlaştırma gayretlerinin nedeni de bu gerçekliktir. İşin garip yanı, söz konusu Türk Eğitim Sen husumeti olduğunda çok renkli ittifaklar kurulmaktadır.”

Yetkiyi kaybetme korkusu yaşayanlar ve yetkiyi hayallerinde dahi göremeyecek olanlar iyi bilsin ki, Türk Eğitim Sen yetkiyi ya alacak ya alacaktır!

Eğitim çalışanları çok iyi biliyor ki; Türk Eğitim Sen ne siyasal iktidarların saha memurluğunu ne de marjinal ideoloji ve örgütlenmelerin payandalığını yapar! Durduğu yer, her daim ve tavizsizce her durum ve koşulda eğitim çalışanlarının yanı ve mensubu olmaktan şeref duyduğumuz büyük milletimizin beklenti ve yararıdır.

Türk Eğitim Sen’in otuz yıllık geçmişi tertemizdir, kazanımlarla ve hak mücadelesiyle doludur. Hiçbir üyemizin başını öne eğdirecek zerre-i miktar lekesi yoktur. Bu şerefli mücadelenin vücuda getirdiği bu muazzam sendikal kariyer ve itibarın; sabıkası kirli, sicili bozuk, hedefi ve niyeti malum olan sendikal/siyasal kurguların iftira ve dedikodularıyla sarsılacağını mı sanıyorsunuz?

Türk Eğitim-Sen olarak bir kez daha ifade ediyoruz: Ekşi yemedik karnımız ağrımıyor.

ÖMK konusunda sendikamız üzerine düşen sorumluluğun gereğini dört yıllık süreçte eksiksiz yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir. Gocunacak ne bir yaramız, ne bir eksiğimiz vardır. Türk Eğitim-Sen’e haksız ithamda bulunan herkes ve her oluşuma “Hadi oradan” diyoruz.

Eğitim çalışanları; “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye” misali, asıl sorumluluk zamanında ortalıkta görünmeyenlerin, güç birliği yapmayanların, Türk Eğitim Sen alanlarda haykırırken sürece duyarsız kalanların şimdi yapacakları güya eylem/etkinliklerin nereye hizmet edeceğini ve tribünlere oynamaktan ibaret olduğunu çok açık görüyor.

Eğitim çalışanları şundan emin olsun: Türk Eğitim Sen olarak tek derdimiz eğitimin ve eğitim çalışanlarının hak, kazanım ve talepleridir. Otuz yıldır olduğu gibi bundan sonra da sorumluluğumuzun gereğini titizlikle yerine getireceğiz. Gayretimizi ortaya koyarken istikametimizi tayin edecek unsur, ne sendikal taassuplar ne de siyasilerin politik kurguları olacak! Asla -mış gibi yapmayacağız.

Tribünlere oynayarak algı operasyonlarına fırsat vermeyeceğiz. Çalışanların beklenti ve isteklerine ses olurken aynı zamanda sonuç almaya ve çözüme odaklı aktif duruş sergilemeye devam edeceğiz.

Kıymetli üyelerimiz ve çalışanları şundan da emin olsun ki; Türk Eğitim Sen güven kapısıdır. Önümüzdeki süreçteki en önemli gündemimiz, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun adına yakışır şekilde muhtevasının zenginleştirilmesidir.

MEB ve yasa koyucu nezdinde gayretimiz de bu yönde olacaktır. Çünkü ortak kanaatimizdir ki, ÖMK kadük çıkmıştır ve bu düzenleme içeriği itibariyle adına yakışmamıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı’na da çağrıda bulunuyoruz: Geç kalınmış değildir, öğretmenlerimizin makul ve haklı talebine daha fazla kayıtsız kalınmasın! 614 bin öğretmenimizin muhtemel hak kayıplarını önleyecek gerekli tedbirler alınsın!

Öğretmenlerimizin hizmet, kıdem ve tecrübesi kıymetsiz görülmesin. Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik başvurusu yapma ön koşul ve yeterliliklerine sahip ve 180/240 saatlik eğitimlerini tamamlamış her öğretmenimiz uzman/başöğretmenlik unvanını hak etmiştir.

Zaten ekonomik ve sosyal sıkıntılarla boğuşan meslektaşlarımızın motivasyonlarını ve dolayısıyla eğitim hizmetini olumsuz etkileyecek durumlara artık dur denilsin.”

1 views

tesakademi
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ